hamurişi tatlılar

Türkmen mantısı + Dadiş’in tatlısı

Bir Türkiye’ye gittim, buruk bir şekilde yanımda bir sürü hastalıkla döndüm. Döneli 3 hafta oldu neredeyse, halen tam olarak toparlanabilmiş değilim. Tam iyileştim derken, iki-üç gün sonra önce ses gitti, ardından gözlerim iltihaplandı, kulaklarım az duyar oldu. Salgın mı vardı, bağışıklık sistemim mi çöktü, yoksa ikisi birden mi geldi bilemiyorum. Bütün yeğenler, kuzenler hepimiz sıradan döküldük. Gözleri şişenler, boğazı ağrıyanlar, köh köh öksürenler. İklim değişikliği, bir türlü gelmeyen kış, az az yağan yağmur yalnızca mikropların işine yaradı, hepsi semirdi, eminim…

Bu arada boş durmadım, tuzda balık ve çilekli muhallebi yaptım. İkisini de çok sevdim, en kısa zamanda tariflerini vermek istiyorum. Ama oraya gelene anlatmak istediğim başka bir şey var. Tariflerini veremeyeceğim, o nedenle amaçsız bir giriş olacak, farkındayım, ama en azından mantı için alternatif bir katlama şekli ve Dadiş’in tatlısıyla ilgili ipuçları yazmak isterim.

gatm1.jpg
gatm2.jpg
gatm4.jpg
gatm3.jpg Gül Abla’nın mantısı: Bizim Gül Abla Türkmenistanlı, kendi ülkesinden değişik şekilli mantılar yapıyor. Fotoğraflarda gördüğünüz mantıyı bir gün kalabalık bir grup için teyzemle hazırladılar.
Mantı hamurunu bilirsiniz zaten, aynı bizimki gibi. İçini hazırlarken kıymaya soğan, tuz ve karabiberin yanında bol kuru nane ekleniyor. Bir de pişen mantılar tepsiye alındıktan aralarına fındık büyüklüğünde tereyağı parçaları konuyor. Sarmısaklı yoğurt ve kırmızı biberli yağla servis yapılıyor.
E muhteşem oluyor tabii ki, bir daha nerede bulacağım diye diye çaktırmadan kaç tabak götürdüğümü saymadım zaten.

Dadiş’in tatlısı: Aslında bu tatlıyı anneannem çok güzel yapardı. Artık bu tatlıyı yapmak Dadiş’e kaldı. Bizim eşrafta buna “Sabriye tatlısı” derler. Kat kat hamurlu, cevizli nefis bir şey olur. Her ev baklavası gibi yapımı zor olsa da, tadı eşsizdir. Dadiş tatlıyı pişirdikten sonra bir kutu ıslatılmamış tatlıyı paketledi, bavula yerleştirdik. Paketi açtığımda üst katmanlarının kırıldığını fark ettim, Allah’tan alt kattakiler pek hasar almamışlardı. Nasıl yapıldığını şimdilik gösteremeyeceğim ama hatırladığım şu: Hamurlar önce tek tek açılıp oklavaya sarılıyor ve büzüştürülüyor, sonra yeniden oklavadan alınıp açılıyor. Buruş buruş oval hamurlarınız oluyor. Eğer doğru hatırlıyorsam buruşuk hamurlar üst üste konuluyor, ara katlara ceviz serpiliyor, dilimleniyor, sonra tepsiye diziliyor ve fırınlanıyor.

sabriye.jpg

  • Tatlının yağını dökerken çok kaynak olmasına dikkat edin. Hatta kaşık kaşık tepsiye dökerken, kaşığın içinde bile fık fık kaynayacak kadar sıcak olmalı.
  • 4 bardak şeker, 3 bardak su ve limon suyu ile hazırlanan şerbet iki defada kullanılıyor. Şerbetin ilk yarısını önce, ikinci yarısını yarım saat sonra döküyoruz. Ben ikinci yarısını bir kez daha bir taşım kaynattım. Yaklaşık 3-4 saat sonra tatlıları şerbetten aldım. Muffin kağıtlarına yerleştirdim. Şıpır şıpır ıslak olmadığı için nispeten hafif bir tatlı olduğunu bile söyleyebilirim.