kurabiyeler

ahududu reçelli kurabiye

Yine aradan ne kadar uzun zaman geçmiş uğramayalı. Kelimenin tam anlamıyla başıboş bırakmıştım burayı; hatta böyle bir sayfanın varlığını bile unutmuş gibiydim bir aralar. Meşguldüm çünkü. Önce 1. nesil kuzenler toplanıp harika bir tatil yaptık. Ardından Almanya’ya döner dönmez sevdiğimiz bir arkadaşımızı evlendirdik. Zaman öyle çabuk geçiverdi ki…

Türkiye’de bizim kuzenlerin şeker, hamurişleri ve bunların vücuda verdiği zararlar ile ilgili uyarılarını dikkate alarak bir müddet şekerli şeylerden uzak durmaya yeltenmiştim. Fakat tatil sonrası Epicurious’ta dolanırken ve bambaşka bir tarif ararken karşıma çıkıverdi bu kurabiyeler, karşı koyamadım. Tarifin kendisini burada.

(Aşağıdaki ise benim ölçülerimle yapılmış şekli.)

16 adet (bir adet 190 kcal)

  • 120 gr. hindistan cevizi
  • 150 gr. tam buğday unu
  • 60 gr. şeker
  • bir tutam tuz
  • 150 gr. tereyağı
  • 130 gr. yulaf ezmesi
  • 3-4 yemek kaşığı ahududu reçeli
  1. Fırını 180 C’ye ısıtın. Hindistancevizinin yarısını fırına dayanıklı bir kap içinde altın rengi olana dek fırınlayın (hindistancevizleri çabuk kararıyor, bir gözünüz fırında olsun).
  2. Un, şeker ve tuzu harmanlayın. Tereyağını ekleyerek yoğurun. Hamur toplanınca yulaf ezmesini ve fırınlanmış hindistancevizini ekleyin, hepsi birbirine karışana dek yoğurun.
  3. Hamurun 3/4 bardak kadarını ayırın. Geri kalanını fırın kağıdı serilmiş bir tepsiye bastırarak ince bir tabaka şeklinde yayın. Benim -tavsiye edildiği gibi- 22 X 33 cm. büyüklüğünde bir kalıbım yoktu. Hamuru normal bir fırın tepsisinde olabildiğince dikdörtgen şekli vermeye çalışarak yaklaşık 0,5-1 cm. kalınlığında açtım.
  4. Hamurun üzerine ahududu reçelini sürün. Üzerine önce ayırdığınız hamuru, ardından hindistancevizinin diğer yarısını serpin.
  5. Yaklaşık 20-25 dakika pişirin.
  6. Henüz sıcakken dilim dilim kesin.

Yukarıya yazdığım tarifte özellikle şeker miktarını bir hayli değiştirdim ve yalnızca tam un kullandım. Yarıya düşürdüğüm şeker bile biraz fazla tatlı geldi bana. Bir de tereyağı bu tarife çok yakışsa da kurabiyenin kendi biraz fazla yağlı oldu. Miktar biraz azaltılsa iyi olur. Bunların dışında tadını sevdim, bilhassa kış aylarında çayın ve kahvenin yanına çok yakışacağını düşünüyorum.

Arada daha başka bir sürü şey yaptım tabii ki. Çoğunun fotoğrafları yok maalesef. Ama sürekli denediğim iki tanesinin bağlantılarını verebilirim. İlki muazzam bir makarna. Çok, çok sevdim, her fırsatta yapıyorum, halen bıkmadım, yeni bir makarnayı favorim olarak seçene kadar da devam edeceğim sanırım. Buyurun burada: Premier pistou pasta. İkincisi ise Betül’ün ayçöreği. Tarif o kadar mükemmel ki, burada ciddi anlamda özlemini çektiğim tatlardan biri ayçöreği iken, artık en sevdiğim şekli ile kendim -sık sık- yapabiliyorum.

Ah bir tarif daha var son zamanlarda sıklıkla yaptığım. Onu da çok kolay olduğu için tercih ediyorum, son derece uydurma bir vişneli ekmek tatlısı (nette de bir sürü tarifi var ): Herşey göz kararı. Kare bir tepsiye etimekleri diziyorum (ortalama 8 tane). Bir kavanoz vişne kompostosunun suyunu süzüyorum. 400 ml. vişne suyu çıkıyor. Minik bir tasta 1 yemek kaşığı nişasta ve 1 yemek kaşığı şekeri karıştırıyorum (şekeri tercihinize göre ayarlayabilirsiniz). Vişne suyunu kaynatıp, nişastayı bir-iki kaşık sıcak vişne suyu ile açıyorum. Ezilmiş nişastayı kaynayan vişne suyuna ekleyip bir-iki taşım karıştırarak kaynatıyorum. Vişnelerle harmanlayıp etimeklerin üzerine boca ediyorum. Bütün hazırlık epi topu 10 dakika sürüyor zaten. Buzdolabında iyice soğuttuktan sonra yanında çırpılmış krema veya vanilyalı dondurma ile servis yapıyorum. Sıcak havalarda mayhoş ve serin tadıyla çok iyi oluyor. Nişasta kısmını atlayabilirsiniz tabii ki. Ben soğuduktan sonra oturaklı bir hal aldığı için böylesini tercih ettim. Haa bir de bol vişne kullanıyor ve etimeklerin üzerinin tamamen vişne taneleri ile kaplanmasına dikkat ediyorum.