başka

keçikörmenli-zeytinli makarna

Tijen, Tak Koluna Sepeti isimli kitabında bahseder keçikörmeninden. Oradan aklımda kaldığı kadarıyla yoğun sarmısak kokulu, çimene benzer bir ottu keçikörmeni. Şimdi Almanya’nın dibinde keçikörmeni nereden çıkmış ola ki diye sorabilirsiniz. Aslında hep varmış da bu gözler görmemiş şimdiye dek. Geçenlerde en favori Çinli dükkanımda gezinirken köşede bir karton içinde demetlenmiş uzun uzun çimenler gördüm. Gerçekten aynı çimen gibi yassı uzunca otlar düşünün. Şöyle bir elleyip karıştırınca sarmısak kokusu çıkıverdı içlerinden ki, o anda hatırladım, böyle bir ot vardı Bodrum kitabında, adı da körmendi galiba. Eve gider gitmez buldum, keçikörmeniymiş. Bir de akşamın bir vakti Tijen’i yakalayıp onaylattırdıktan sonra rahatladım.

Arkadaşlar Almanya’da keçikörmeni arıyorsanız şayet, uzakdoğu dükkanlarına gidip manav kısmında garlic chive, allium tuberosum ya da Schnittlauch diye arayın. Eğer paketlenmiş satılıyorsa, poşetin üstünde latince ismi oluyor, oradan da teyit edebilirsiniz. Bu arada internette garlic chive diye aratırsanız bir sürü değişik tarifle karşılaşacaksınız.

Ben Tijen’in tavsiyesi üzerine bütün demeti kavurdum; makarnalık ve böreklik olarak ayırıp buzluğa kaldırdım. Makarnalık olanını hemen kullandım. Bir yemek kaşığı zeytinyağı ile kavurduğum keçikörmeninin bir kısmını tavada bıraktım. Üzerine biraz doğranmış zeytin, biraz kapari, pul biber ve biraz limon suyu ekleyip orta ateşte biraz daha çevirdim. Dirice haşlanmış makarnayı, suyunu fazla süzdürmeden tavaya aldım ve harmanladım. Üzerine de biraz parmesan rendeledim. Çabucacık oldu.

1. Not: Keçikörmeninin fotoğrafını çekmeyi unuttum tabii. Bilmeyenlere nasıl birşey olduğunu gösterecektim sözde, artık bir dahaki sefere eklerim. Bu arada dükkanda gezinirken -pek sosyal bir market zaten orası, herkes birbiriyle konuşmaya bir meraklı, bir meraklı- Endonezyalı bir kadınla ahbaplık ettim. Bir sürü ot, sebze gösterdi bana, fakat ben gösterdiği birçok şeyin ismini anlamadığım gibi nasıl pişirildiklerini de karıştırdım.  Yanımda da aksi gibi ne not defteri, ne kalem hiçbir şey yoktu. Sonuçta Thai fesleğeni dışında, ki onu da yeni ahbabım çok pahalı bulduğu için almaktan vazgeçtik topluca, öğrenmeye çalıştığım bir sürü Endonezyaca (?) ismi unuttum gitti. Halbuki o gösterdiği ot ve yaprak demetlerinin tahminimce birçoğu Tijen’in kitaplarında geçiyordu.

2. Not: Benzer bir makarna tarifi Tijen’in kitabında var. Bkz. Tak Koluna Sepeti S. 178. Diğer bir tarif de burada.